Bir ülke düşünün… Toprakları çok verimli olmasına rağmen, tarımda yıllardır geriye gidiyor. Hatta samanı bile ithal etmek zorunda kalıyor. Tarım politikası olmadığı için armut, arpa, ayçiçeği, çay, domates, elma, kuru fasulye, salatalık, kabak, patates, yulaf, buğday ve narı bile dışarıdan alıyor. Yetmiyor bir dönem hayvancılığı ile ünlü olan bu ülke büyükbaş hayvanı bile dışarıdan alıyor. Ancak bu ülkeyi yönetenler, iğneden ipliğe her şeyin yabancı olmasına aldırmayıp, insanın yabancısı kalmadığı bir devirde ülkede yurt dışından gelen futbolculara takılıyor.
Ülkedeki futbolun gelişmemesine neden olarak yabancı futbolcuların çokluğu gösteriliyor. Ancak tıpkı tarımda olduğu gibi futbolda da bir projesi olmayan ülke, çareyi yurt dışından gelecek futbolcuları yasaklamakta buluyor. Son 15 yılda 2 milyon 420 bin futbol sahası büyüklüğünde tarım alanının kaybolması gibi çocukların futbol oynayacağı yeşil alanların yerine bina yapılması, sorun olarak görülmüyor. Ülkede yetişmiş futbolcuya teşvik verilmesi şeklindeki sistemin kaldırılması, altyapı oyuncularının oyundan zevk almak yerine yarışmacı bir kimlikle yetiştirilmesi, bu futbolcuların lige çıktıklarında baskı altında ezilmesine neden oluyor.
Plan, program, futbol kültürü yaratmak adına hiçbir şey yapılmazken, işin kolayı olarak yasaklara gidiliyor. Tıpkı tarım politikasında olduğu gibi… Orada da köylünün arsasını belirli bir hektarın altında bölmesi yasaklanırken, topraktan nasıl daha fazla verim elde edilir gibi bir araştırma yürütülmüyor. Yetiştirilmesi çok kolay ürünleri bile yurt dışından ithal etmek, kimseyi rahatsız etmiyor.
Evet bu ülke ne yazık ki Türkiye… Yaşadığımız ülke olmadan okuduğumuzda “Bu kadarı da olmaz” diyeceğimiz bu olaylar yıllardır kısır döngü gibi devam ediyor. Soruna yönelik herhangi bir adım atılmadığı için bir arpa boyu yol kat edilemiyor. Başka bir ülkede olsa sorumluların bir dakika bile görevlerinde kalamayacakları bu durum, yıllardır devam etmesine rağmen kimse yerinden oynamıyor.
HOLLANDA’DAN SOĞAN VE PATATES İTHAL ETMEK
Konya büyüklüğünde, İstanbul nüfusunda bir ülke Hollanda… Türkiye, bir ili kadar yüz ölçümü olan ülkeden kuru soğan ithal ediyor. Hem tarım arazisi yaratıp hem nüfusunu dağıtabilen Hollanda’nın, tarımda kullandığı ileri teknoloji, kuru soğan, patates gibi insanların balkonunda bile yetiştirebildiği bir tarım ürününü, küçücük bir ülkeden almamıza neden oluyor.
Futbolda da durum benzer… İstanbul kadar nüfusu olan ve bu nüfusun büyük çoğunluğu yaşlılardan oluşan Hollanda, her dönem yıldız bir futbolcu yetiştirmekten geri kalmıyor. Türkiye ise 80 milyonu geçen, Hollanda’nın toplam nüfusu kadar genç nüfusa sahip olmasına rağmen, genç oyuncu yetiştirme oranında bu ülkenin gerisinde kalıyor. Son dönemde yetiştirdiği en önemli oyuncuyu ise dünya devi kulüpten geri getirmek için büyük uğraş veriyor ve bunu da sonunda başarıyor. Hollanda’dan gelen Van Persie, Sneijder ve Babel gibi isimler ise havalimanlarında büyük taraftar grupları tarafından karşılanıyor. Üstelik Hollanda’da yabancı sınırı uygulanmıyor.
Peki ne yapıyor Hollanda? Her bulduğu boş alana bina dikmek yerine, gençlerin spor yapabileceği alanlar yaratıyor. Okullar, futbol takımları ile çocukların bu sporla tanışmasını erken yaşlara alıyor. Her hafta sonu, okul takımları birbirleri ile maç yapıyor. Bu maçlarda kazanmaktan çok, çocukların spor kültürü edinilmesi amaçlanıyor. Devlet, kulüplerin borçlarını silmiyor. Yapılan tesislerde altyapı ve zemin sorunları yaşanmıyor.
Altyapıya yatırım yok… Spor kültürü yok… Stadyum dışında tesisleşme yok… Futbol felsefesi yaratmak adına çalışma yok… Ama sıkıntı sadece futbolcuların doğduğu ülkede aranıyor… Bu da yapay gündem oluşturmaktan başka bir işe yaramıyor. Futbolcuların doğduğu ülke ile uğraşmaktansa, bir an önce bir futbol felsefesi yaratılıp, kaliteli futbolcu yetiştirmenin yolları aranmalı…
RAPORLAR GERÇEĞİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ
CHP’nin “Türkiye’nin tarım ithalatı” raporuna göre, AKP’nin iktidarda olduğu 2003-2016 dönemini kapsayan 14 yıllık dönemde Türkiye dünyadan toplam 126.5 milyar dolarlık tarım ürünü (işlenmiş tarım ürünleri de dahil) ithal etti. Yine Türkiye, uzun bir aradan sonra yurt dışından saman ithal etmeye başladı.
2002’de yıllık 2.5 milyar dolar tarım ürünü ithalatı yapan Türkiye, 2014’te 14.2 milyar dolar, 2015 ve 2016’da sırasıyla 14.5 ve 14.3 milyar dolarlık ithalat yaptı.
NEREDEN NE İTHAL EDİYORUZ?
ARMUT: Şili, Arjantin, Çin, Güney Afrika
ARPA: Ukrayna, Fransa, Rusya, Almanya
AYÇİÇEĞİ: Moldova, Bulgaristan, Romanya
ANTEP FISTIĞI: İtalya, Almanya, Mısır, İran
BUĞDAY: Rusya, Kazakistan, ABD, Meksika
ÇAY: Sri Lanka, Kenya, Endonezya, Çin, İran
DOMATES: Rusya, KKTC, Romanya, Ukrayna
ELMA: Şili, İtalya, Fransa, Bosna-Hersek, ABD
ENGİNAR: Mısır, KKTC, Irak
KURU FASULYE: Çin, Mısır, Arjantin, Peru
SALATALIK: Rusya, Belarus, Gürcistan,
KABAK: Ukrayna, Rusya, Çin, G. Afrika
PATATES: Hollanda, Almanya, Fransa, KKTC
KURU SOĞAN: Hollanda, İran, Rusya
YULAF: Ukrayna, Macaristan, Fransa, İspanya
NAR: Rusya, Peru, Şili, İtalya, Kolombiya
NOHUT: Meksika, Hindistan, Arjantin