Engellere takılmadan sorunsuzca maç izlemek için uygulamalarımızı deneyin!

Hamza Dursun: Soçi Kış Olimpiyatları’na gidemeyince kayağa küstüm

Ağrı'nın Çamurlu köyünde henüz 8 yıl önce kayakla tanıştı, Hamza Dursun…

Gazete Habertürk’ten Murat Ağca’nın haberine göre; ne hastalık, ne imkansızlıklar onu yolundan döndüremedi. Milli kayakçı, Güney Kore'de gelecek ay düzenlenecek Kış Olimpiyat Oyunları'nda ülkemizi temsil etmeye hazırlanıyor. Kış sporlarının en zorlu branşlarından kayaklı koşuda olimpiyata katılacak olan Dursun, kayak kariyeri boyunca birçok zorlukla mücadele etti. 6 çocuklu çiftçi bir ailenin tek sporcu üyesi olan ve imkansızlıklar içinde büyüyen Hamza Dursun, hayallerini süsleyen olimpiyat yolunda en büyük darbeyi iki yıl önce yakalandığı hastalıkla yedi. Öpücük hastalığı diye de bilinen ‘mononükleoz enfeksiyonu'na yakalanan ve bağışıklık sistemi çöken Dursun, bir yıl boyunca bu hastalıkla mücadele etti.

“Öylesine sinirlerim bozuldu ki hırsımdan kayaklarımı bile yaktım” diyen milli kayakçıya o zorlu dönemde en büyük desteği ailesinden gördü. Kayağı bırakan Dursun, sağlığına kavuştuğunda, annesi sakladığı için sağlam kalan kayakla yeniden pistlere dönmeyi başardı. 2018 Kış Olimpiyatları yolunda büyük bir heyecan yaşayan Hamza Dursun hikayesini anlattı:

‘KAYAĞA KÜSMÜŞTÜM'

“Koşmayı sevmiyorum ama kayakla koşmak başka. Düz yolda koşmayı sevmem. İyi ki beni atletizme seçmemişler, yoksa kayakta bu noktaya gelemezdim. Aslında yaşadığım o hastalık öncesi başka bir kırılma anı da 2014'te yaşamıştım. Kotayı aşmama rağmen Soçi Kış Olimpiyatları'na gidemeyince adeta bu spora küstüm, bırakma Ağrı’dan Kore’ye…noktasına geldim. Annem ve babam bana destek vermeseydi geri dönüşüm imkansızdı.”

‘İLK HEDEF KORE'YDİ'

“Bu spora başladıktan sonra ilk büyük hedefim olimpiyata katılabilmekti. Bunu Soçi'de kaçırmıştım ama şimdi yakaladım. Sonrasında artık önemli yarışlarda kürsüye çıkıp, madalya almak istiyorum. Belki böylece bizden sonraki nesile de örnek olabiliriz. Onlar bu sayede bizden daha iyi koşullarda yarışıp, daha güzel bir gelecek sahibi olabilirler.” “Kayak Federasyonu'nun son yıllardaki çalışmalarıyla önemli imkanlara kavuştuk. Federasyonumuz artık geleceğe yatırım yapıyor. Küçük yaşlardan itibaren sporcu yetiştiriliyor. Mesela ben 15 yaşımda başladım kayağa. Çok geç bir yaş. Bunun böyle olmaması lazım. Bizim yaşadığımız sıkıntıları gelecek nesiller yaşamasın istiyorum.”

‘HİÇBİR GELİRİM YOK!'

“Kayaktan yarışma ödülleri dışında hiçbir sabit gelirim yok. Yeşil kartla yaşıyorum. Kulübüm Erzincan Tedaş'tan maaş da almıyorum. Sadece Olimpiyat döneminde TMOK bursundan faydalanıyorum. Ailem çiftçi, Türkiye'nin büyük kulüpleri kış sporlarına biraz ilgi gösterse durum böyle olmaz. Ben Fenerbahçeli olduğum için kulübe mektup yazdım. Diğerlerine de yazdım. Ağrılı Milli kayakçı olduğumu ve destek beklediğimi söyledim. O mektuplara cevap bile gelmedi!”

LASTİKLE İDMAN YAPIYOR

“Bizim en önemli çalışmalardan biri de ağırlıkla yapılan antrenman. Araba lastiğini belime bağlayıp çekiyorum. Ayrıca kumda da koşmaya çalışıyoruz. Bizim sporda dayanaklılık en önemli unsur olduğu için bu tip antrenmanlar yapmamız geriyor. Yazları 5-6 saat dağ tırmanışı yapıyoruz. Tekerlekli kayakla asfalt üzerinde çalışıyoruz. Haftada 35-40 saat çalışıyoruz. Yani yılın 12 ayı ya yarıştayız, ya antrenmandayız. Sadece yarışlardan sonra birkaç gün aktif dinlenme yapıyoruz. Askerlikte gibiyiz. 3,5 aydır evden uzaktık bir gün ailemi görmeye gittim tekrar 3,5 ay daha kamplarda ve yarışmalarda geçecek. Şimdi Lübnan'a gidiyoruz suni kar üzerinde yarışacağız. Sonrasında Dünya Kupası var. Ardından Şubat ortasında olimpiyat için Güney Kore'ye geçeceğiz. 13,16 ve 21 Şubat'ta yarışmalarımız var.”

”BANA GELİP ‘SİZDE KAR VAR MI?’ DİYE SORUYORLAR”

“Millet bizi egzotik ülke olarak tanıyor. Burada ne işiniz var gibi bakıyorlar. ‘Sizde kar var mı?' diye soran çok oluyor. Slovakya'daki üniversiteler yarışında bu işin ana vatanı Norveç'ten gelen kayakçılardan bazılarını geçtim. Galip beni tebrik ettiler.”

”OLİMPİYATA ANNEM DE GELECEK”

“İlk kez bir sponsorluk desteğine kavuştum. P&G'nin ‘olimpik anneler' kampanyası sayesinde annem de benim yarışımı izlemek üzere olimpiyata gelecek. Daha önce hiç böyle bir yarışımda yanımda olmamıştı. Bu yüzden de büyük heyecan duyuyorum. O olmasaydı, bunları asla başaramazdım. Kore'den hem annemi, hem de Türkiye'nin yüzünü güldürecek, iyi sonuçlarla dönmek istiyorum.”